Kategori: Gündem

  • Yeni Trend, Yaz Tatilinde Misafir Odaklı Eğlence Konsepti

    Yeni Trend, Yaz Tatilinde Misafir Odaklı Eğlence Konsepti

     

    Tatilseverler, Yaz tatili için en uygun oteli seçmek üzere araştırma yaparken, tesislerin animasyon ve günlük etkinliklerinin çeşitliliği-zenginliği önemli bir kriter olarak değerlendiriliyor.  Pek çok tesiste, gün içinde standart, hepimizin yıllardır deneyimlediği artık klasik haline gelmiş oyun ve etkinlikler yapılıyor. Misafirlerden gelen talepler neticesinde yapılan değerlendirmelerde, bu eğlence ve aktivite anlayışını bir üst noktaya taşımak gerekliliği bir süredir turizm sektörünün çözmesi gereken bir gündem maddesiydi.

    Bu yıl bünyesine yeni otelleri de katan ATG Hotels’in, yeniden yapılandırdığı Asteria Hotels&Resortszinciri, günlük otel etkinlikleri-animasyon hizmetlerine 2025 sezonu itibariyle farklı bir bakış açısı getirerek, “Yaz Tatilinde Misafir Odaklı Eğlence” konseptini misafirlerin hizmetine sunmaya başladı. Bu konseptte, bugüne kadar otellerde yapılan standart etkinliklerin yanı sıra tesiste konaklayan tüm segmentlere ait tatilciyi tatmin edecek, gençlerin, altın yaş grubunun, çiftlerin, yalnız gezenlerin ve çocuklu ailelerin de mutlu olabilecekleri katılımcı-ekip etkinlikleri organize edilmeye başlandı.

    Eğlencede Olimpiyat konsepti tatile renk katacak

    Hem yetişkin hem de çocukların katılabileceği, ayrı ayrı eğlenceli yarışmalardan oluşan ve tüm gün süren olimpiyat etkinlikleri hayata geçirildi. Bu etkinliklerde, Halat çekme, Yumurta taşıma, Çuval Yarışı ve Sandalye kapmaca gibi gruplar halinde katılım sağlanabilen ve süreklilikle eğlenceyi güne yayan bir anlayış benimseniyor.

    Günlük Turnuvalar, Aile Turnuvaları ve Piknik fark yaratacak

    Asteria otelleri bünyesinde yer alan tesislerde, her hafta günlük turnuvalar, oyunlar organize edilirken, sadece Ailelere özel turnuvalar da yapılmaya başlandı. Böylece çocuk, genç, yaşlı tüm aile bireylerinin aynı hedef doğrultusunda eğlenerek yarışırken, ailenin bir arada olması ve tatil boyuncaaile bireyleri arasındaki paylaşımın artırılması hedefleniyor. Aile turnuvaları kapsamında Futbol, Voleybol gibi efor gerektiren oyunlar olduğu gibi Dart, Boccia, Mini Golf gibi daha sakin ve yormayan turnuvalar da programa dahil ediliyor.  Ayrıca çocuk kulübünde sabahları minik eller tarafından hazırlanan pizza, açma-poğaça ve kurabiye gibi lezzetler, öğleden sonra ailelerin de katılımıyla keyifli bir piknik eşliğinde hep beraber yeniyor.

    Havuz Oyunlarına Sıra Dışı Bakış Açısı Çeşitliliği Getirdi

    Standart havuz içinde yapılan açma germe etkinliklerini geliştirmek adına yola çıkan AsteriaHotels&Resorts, tesislerinde havuz oyunları konusunda ilgi çeken aktiviteler organize etmeye başladı. Havuzda yüzdürülen bir sörf tahtası üzerine çıkarak basket atma yarışması, sırt havuza dönük ve gözler bağlı bir şekilde denize atılan kaşıkları suyun içinden çıkarma yarışmaları, yine sörf tahtası üzerinde havuz kalesine gol atma yarışması, birkaç takımın iştiraki ile gerçekleşen havuz boyunca uzanan rengarenk balonları patlatma yarışı, sörf tahtaları üzerinde ikişerli ekipler halinde sörf tahtasının üzerine çıkıp havuz makarnalarıyla itip-vurarak sörf tahtasından suya düşürme oyunu hem katılanlara keyif vermeyi hem de katılmayan ama dışarıdan seyredenleri de, eğlenceye katılımı teşvik etmeyi amaçlıyor.

    Dans, Yetenek ve Resim Yarışmaları Yapılıyor

    Yine misafirleri eğlencenin tam odak noktasına alınan Dans, Yetenek ve Resim yarışmaları da tatile en çok renk katacak unsurlardan biri. Ailecek ve bireysel katılımla dans yarışmaları yapılırken, çocuklar için bir tema üzerine gündüz yaptırılan resimler, öğleden sonra otelin belli yerlerinde sergilenmek suretiyle değerlendiriliyor. Böylelikle minik misafirlerin de, kendilerini değerli hissetmeleri sağlanıyor.

    Tüm yarışmaların sonucunda, kazanan misafir odaklı eğlence anlayışı olsa da, katılımcı misafirlere gece animasyon öncesi sertifika veya madalyaları takdim ediliyor. Asteria Hotels&Resorts misafir odaklı katılımcı etkinlikler sayesinde, aynı tarihlerde kader birliği yaparak aynı tesiste kalan misafirleri daha fazla bir araya getirmeyi ve kaynaşmalarını amaçlıyor. Bu sinerjinin tüm tatilcilerüzerinde pozitif bir etki yaratacağını ve doğal olarak misafir memnuniyetini de artıracağı düşünülüyor.

  • Brolyz CEO’su İbrahim Kılıç Uyardı: “Yapay Zekâ Kaosunda Yerli Sosyal Medya Gerekli”

    Brolyz CEO’su İbrahim Kılıç Uyardı: “Yapay Zekâ Kaosunda Yerli Sosyal Medya Gerekli”

    xAI tarafından geliştirilen ve doğrudan Grok 3.5i atlayarak piyasaya sürülen Grok 4 güncellemesi, Türkiyede de geniş yankı uyandırdı. Güncellemeyle birlikte yapay zekâ sisteminin daha özgürlükçü ancak tartışmalı bir yapıya bürünmesi, medya karşıtı yaklaşımı ve sansürsüz içerik üretimi desteklemesi ciddi eleştirileri beraberinde getirdi.

    Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Brolyz CEOsu İbrahim Kılıç, “Yapay zekâ ile oluşturulan içeriklerde etik sınırlar hâlâ dünya genelinde belirlenmiş değil. Bu durum, zaman zaman toplumsal faydadan uzak, sorumluluk taşımayan sonuçlar doğurabiliyor. Sosyal medya artık yalnızca bir paylaşım alanı değil, aynı zamanda bilgi akışının şekillendiği bir mecra. Dolayısıyla yerli ve denetlenebilir sosyal medya platformlarına hiç olmadığı kadar ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.

    Kılıç, Grok 4’ün, ABDnin Memphis kentindeki Colossus süper bilgisayarıyla eğitildiğini ve mantıksal muhakeme, kod üretimi ve görsel içerik analizi gibi gelişmiş yeteneklere sahip olduğunu belirtti. Sistem ayrıca, internet mizahına adapte olabilmek adına meme okumafonksiyonunu da bünyesine kattı. Ancak, özellikle “politik doğruculuğa karşı özgürlükçü” duruşu, kullanıcılar ve kamuoyu nezdinde tepki topladı.

    Güncellemenin ilk olarak Polonya Başbakanı Donald Tusk hakkında sert ifadeler içeren yanıtlar üretmesiyle dikkat çektiğini belirten Kılıç, “Bu tarz agresif tutumlar, Grokun medya kurumlarına ve siyasi otoritelere karşı şüpheci yaklaşımından kaynaklanıyor. Aynı durum Türkiyede de görüldü. Kullanıcılar, Grokun politik içeriklere verdiği sert tepkileri sosyal medyada paylaşarak sistemin sınırlarını sorguladı” dedi.

    Güvensizlik Ortamında Şeffaf Alternatiflere İhtiyaç Artıyor

    Kılıç, yapay zekâ destekli sosyal medya içeriklerinin kontrolsüz biçimde yayılmasının kullanıcı güvenini ciddi şekilde zedelediğini ifade ederek, Bugün kullanıcılar içeriklerin nereden, kim tarafından ve hangi etik çerçevede üretildiğini bilmek istiyor. Ancak ne yazık ki dünya genelinde bu süreci yönetecek ortak bir standart oluşmuş değil. Dolayısıyla hem ifade özgürlüğünü hem de toplumsal sorumluluğu esas alan, yerli ve güvenilir platformlar ön plana çıkmalı” diye konuştu.

    Sosyal medya uygulamalarının artık sadece bireylerin değil toplumun da yönelimlerini etkileyen birer yapı haline geldiğini belirten Kılıç, Yapay zekâ kontrollü içerikler, ciddi etik riskler barındırıyor. Dezenformasyon, hedef gösterme ve nefret söylemleri; denetimsizliğin bedelini kullanıcıların ödediğini gösteriyor. Bu nedenle bu alanda ulusal ölçekte güvenilir çözümler geliştirmek zorundayızifadelerini kullandı.

    Brolyz: Güven, Etik ve Şeffaflık Üzerine Kurulu Bir Yapı

    Brolyz olarak bu boşluğu doldurmak için kullanıcı odaklı bir modelle hareket ettiklerini belirten Kılıç, şunları söyledi: Platformumuzda davetiye sistemiyle kontrollü büyümeyi tercih ediyoruz. Ayrıca içerik denetimini sadece algoritmalara bırakmadan, topluluk kurallarını esas alan insan moderasyonu ile destekliyoruz. Amacımız; özgürce fikir beyan edilen, ama aynı zamanda sorumluluk duygusunu önceleyen yeni nesil bir sosyal medya ekosistemi inşa etmek.

    Yapay zekâ çağında kullanıcıların kendilerini güvende hissedecekleri, denetlenebilir ve şeffaf yapılar her zamankinden daha kritik hâle geldi. Brolyz bu ihtiyaca cevap verme iddiasıyla, hem bireylerin hem toplumun dijital alandaki geleceğini şekillendirme sorumluluğunu üstleniyor.

  • Bakanlık, Fidan’ın Malezya’daki ASEAN 58. Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda Avustralya Dışişleri Bakanı ile Görüştü

    Bakanlık, Fidan’ın Malezya’daki ASEAN 58. Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda Avustralya Dışişleri Bakanı ile Görüştü

    Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, resmi X sosyal medya hesabından önemli bir görüşmeye ilişkin paylaşımda bulundu. Yapılan paylaşıma göre, Türkiye’nin Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı Fidan, Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur‘da düzenlenen ASEAN 58. Dışişleri Bakanları Toplantısı kapsamında Avustralya Dışişleri Bakanı Wong ile bir araya geldi.

    Fidan, Kuala Lumpur’da ASEAN 58. Dışişleri Bakanları Toplantısı’na Katıldı

    Fidan, Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur‘da gerçekleşen ASEAN 58. Dışişleri Bakanları Toplantısı‘na katılarak Türkiye’nin bölgedeki önemli aktörlerle ilişkilerini güçlendirmeye devam ediyor. Toplantılar kapsamında gerçekleşen görüşmelerde bölgesel ve küresel konularda iş birliği imkanları ele alındı.

    Avustralya Dışişleri Bakanı Wong ile Önemli Görüşme

    Fidan‘ın Kuala Lumpur‘daki ziyaretinde Avustralya Dışişleri Bakanı Wong ile gerçekleştirdiği görüşme, iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin önemini bir kez daha vurguladı. Görüşmede, bölgesel konuların yanı sıra ikili iş birliği fırsatları da ele alındı.

    Bu önemli görüşme, Türkiye’nin dış politika alanında bölgesel ve küresel düzeydeki aktif rolünü bir kez daha ortaya koyarken, Türkiye’nin bölgedeki ve uluslararası platformdaki etkinliği dikkat çekmeye devam ediyor.

  • Siber güvenlik lideri Semra Erişkon, sektördeki kırılma noktalarını ve dönüşüm fırsatlarını anlattı

    Siber güvenlik lideri Semra Erişkon, sektördeki kırılma noktalarını ve dönüşüm fırsatlarını anlattı

     

     

    Teknoloji evrildikçe, siber güvenliğin tanımı yeniden yazılsa da insan işgücü hâlâ merkezde yer alıyor. 23 yıllık deneyimiyle küresel satış organizasyonlarını sıfırdan inşa eden, liderlik kültürlerini dönüştüren ve yeni nesil teknolojilere ilham veren siber güvenlik lideri Semra Erişkon, siber güvenliğin bugününü ve yarınını değerlendirdi.

     

    Siber güvenliğin geleceği, teknolojinin evrimiyle birlikte yeniden tanımlanıyor. 23 yıllık deneyimiyle küresel satış organizasyonlarını sıfırdan inşa eden, liderlik kültürlerini dönüştüren ve yeni nesil teknolojilere ilham veren siber güvenlik lideri Semra Erişkon, teknolojinin hızla geliştiği ve tehditlerin çeşitlendiği bir çağda, siber güvenliğin geldiği noktayı ve geleceğin yönünü değerlendirdi.

    Siber güvenlikte güçlü olmak için sadece teknik önlemler almak yetmiyor

    Son beş yılını geçirdiği teknoloji şirketinde global satış fonksiyonunu sıfırdan yapılandıran Semra Erişkon, yalnızca müşteri portföyünü değil, liderlik kadrosunu ve partner kanalını da yeniden kurguladı. 80 kişilik bir global satış ekibinin kurulmasında aktif rol aldı. Aynı dönemde şirketin üst üste üç yıl boyunca %300’ün üzerinde satış büyümesi kaydettiğini belirten SOCRadar’ın Satıştan Sorumlu Başkanı olarak görev yapan Semra Erişkon siber tehditlere karşı başarılı bir savunma için şunları aktardı:

    “Bir şirketin siber güvenlikte güçlü olması, yalnızca teknik çözümlere yatırım yapmasıyla değil, bu yaklaşımı bir organizasyon kültürüne dönüştürmesiyle mümkün. Siber güvenlik, insan, süreç ve teknolojinin kesişim noktasında yaşayan bir disiplindir.”

     

    Gelişim yalnızca teknolojide değil, düşünce yapısında başladı”

    Siber güvenlik çözümleri sektörü son beş yılda yalnızca teknolojik anlamda değil, iş yapış biçimleri, işbirlikleri ve liderlik anlayışında da büyük bir dönüşüm geçirirken Semra Erişkon, bu dönüşümü şöyle özetledi: “2020 sonrasında özellikle uzaktan çalışmanın kalıcı hale gelmesiyle birlikte güvenliğin sadece ofis duvarlarıyla sınırlı kalamayacağı ortaya çıktı. SASE, Zero Trust, XDR gibi yaklaşımlar hızla sahaya indi. Bu dönemde yalnızca güvenlik altyapısı değil, karar alma biçimleri de dönüştü. Her seviyede farkındalık yaratmak artık bir zorunluluk. Öte yandan yapay zeka hem tehdit tarafında hem savunma tarafında oyun değiştirici oldu. Yapay zeka destekli saldırılar giderek sofistike hale gelirken, savunma tarafında XDR, SOAR ve otomatik tehdit analiz platformları kaçınılmaz oldu. Ancak siber güvenlikte teknolojinin yanı sıra insan kaynağı, içgörü ve stratejik refleks hâlâ belirleyici bir rol oynuyor.”

     

    Siber güvenlik pazarı büyüyor ama yetenek açığı hâlâ en büyük tehdit

    Global siber güvenlik pazarının 2025 itibarıyla 250 milyar doları aşmasına ve yıllık ortalama %11 büyümesine rağmen, nicelik kadar niteliğin de önemini vurgulayan Greenwich Üniversitesi’nde stratejik yönetim eğitimi alan SOCRadar’ın Satıştan Sorumlu Başkanı Semra Erişkon, “Bugün siber güvenlikte yetenek açığı 3 milyonun üzerinde. Kadın temsiliyeti hâlâ düşük. İnsan faktörü, saldırıların en zayıf halkası olmaya devam ediyor. Bu nedenle teknik sistemleri kadar organizasyonel yapıyı da eğitmek, geliştirmek ve güçlendirmek gerekiyor. proaktif savunma ve stratejik esneklik olmadan sürdürülebilirlik mümkün değil” diyerek siber güvenlik stratejilerinde değişken risk ortamlarına uyum sağlama becerisine dair şu ifadeleri kullandı: “Risk yönetimini sadece teknik parametrelerle değil, iş hedefleriyle uyumlu planlamak gerekiyor. Bu da sürdürülebilir siber güvenlik için stratejik esnekliği zorunlu kılıyor.”

     

    “Girişimlerden kurumsal devlere, güvenliği kültür haline getirmeliyiz

    Bugüne kadar hem kurumsal yapılarda hem girişimlerde edindiği deneyimle farklı ölçeklerdeki organizasyonları destekleyen Semra Erişkon, önümüzdeki dönemde edindiği deneyimi paylaşmak ve daha geniş etki yaratmak istediğini belirterek değerlendirmelerini şöyle sonlandırdı: “Girişimlerle birlikte büyümek çok şey öğretti. Artık bilgiyi daha geniş kitlelerle paylaşmak ve sosyal fayda yaratmak istiyorum. Çünkü yolun sonunda nereye varacağınız kadar, o yolu nasıl yürüdüğünüz de çok önemli.”

  • Grok güncellemesi tüm dünyada tepki topladı

    Grok güncellemesi tüm dünyada tepki topladı

     

    xAI tarafından yayınlanan Grok 4 güncellemesi, şirketin önceki sürümü (Grok 3.5) atlayıp doğrudan dördüncü nesle geçiş yapmasıyla çeşitli tartışmaları beraberinde getirdi. Memphis’teki Colossus süper bilgisayarı kullanılarak eğitilen yeni versiyon, mantıksal akıl yürütme ve kodlama (Grok 4 Code) becerilerinin yanı sıra, görsel ve video içeriklerini yorumlama (multimodal) yeteneğine sahip oldu. Ayrıca internet mizahına uyum sağlamak adına “meme okuma” özelliği de eklendi. Ancak en büyük tartışma, sistemin “politik doğruculuğa karşı” özgürlükçü olarak tanımlanan yeni yaklaşımı nedeniyle yaşandı. Yeni sürüm, medya kaynaklarını şüpheli kabul eden ve sansürsüz içerik üretimini teşvik eden yapısıyla dikkatleri üzerine çekti.

    Ancak Grok’un bu güncellemesi kısa sürede ciddi tepkilere yol açtı. İlk olarak Polonya siyasetinde Başbakan Donald Tusk hakkında ağır hakaretler içeren yanıtlar vermesi nedeniyle yoğun eleştiriler aldı. Bu durum, yeni sürümün medyaya karşı şüpheci ve provokatif yaklaşımının bir sonucu olarak değerlendirildi. Benzer bir durum kısa sürede Türkiye’de de ortaya çıktı ve kullanıcılar, Grok’un siyasi içerikli sorulara verdiği sert ve uygunsuz yanıtları sosyal medyada paylaşarak eleştirdi. Türkiye’de “Grok” etiketi altında milyonlarca paylaşım yapılarak gün boyunca gündemden düşmedi ve yapay zekânın etik sınırları üzerine yeni bir tartışma başlattı.

    Denetimsiz içerik çağında, sorumluluk taşıyan platformlara ihtiyaç var”

    Grok 4’ün “politik doğruculuğa karşı özgürlükçü” sistem pratikleri, küfürlü ve provokatif içerik üretimine kapı aralayarak ciddi etik tartışmaların yeniden alevlenmesine neden oldu. Polonya’daki taciz dolu ifadelerin ardından Türkiye’de de nefret söylemi, dezenformasyon ve önyargı riskleri gündeme geldi. Bu gelişmelerin ardından konuşan Brolyz CEOsu İbrahim Kılıç, “Yapay zekâ sistemlerinde içerik üretimiyle ilgili sınırların ne olacağı konusunda dünyada hâlâ net bir düzen bulunmuyor. Bu belirsizlik, sistemlerin zaman zaman etik dışı sonuçlar üretmesine neden oluyor” ifadelerini kullandı.

    Kılıç, küresel ölçekte henüz yapay zekâ destekli sosyal medya içerikleri için ortak bir denetim altyapısının kurulamadığını vurgulayarak, “Özellikle sosyal medya gibi geniş erişimli alanlarda yapay zekâ kullanımı, daha da dikkatli bir kontrol gerektiriyor. Yerli platformlara olan ihtiyaç tam da bu noktada ortaya çıkıyor. Denetlenebilir, sorumluluk sahibi, topluma karşı şeffaf olan yerli sosyal medya uygulamaları, bu boşluğu güvenli biçimde doldurabilir” değerlendirmesinde bulundu.

    Hiç olmadığı kadar yerli bir sosyal medyaya ihtiyacımız var”

    Yapay zekâ destekli içerik üretiminin sosyal medya platformlarında hızla yaygınlaşması, etik denetim ve sorumluluk konularında küresel ölçekte büyük boşlukları da beraberinde getiriyor. Saldırgan dil, dezenformasyon ve hedef gösterici söylemler, bu teknolojilerin sınırlarının hâlâ çizilemediğini gözler önüne seriyor. Dünyada henüz ortak bir etik çerçevenin oluşturulamamış olması, bu içeriklerin kim tarafından ve hangi sorumlulukla üretildiği sorusunu yanıtsız bırakıyor.

    Bu ortamda kullanıcıların güven duygusunun zedelendiğini ve sosyal medyada yeniden tanımlanan ihtiyaçların öne çıktığını belirten Brolyz kurucusu ve CEOsu İbrahim Kılıç, özellikle yerli, denetlenebilir ve topluma karşı sorumluluk taşıyan platformların bu boşluğu doldurmak üzere daha görünür hâle gelmesi gerektiğini ifade ediyor. Kılıç, sosyal medya alanında etik, şeffaf ve kullanıcı odaklı yapıların önem kazandığını vurgularken, bu alanın salt bir paylaşım mecrasından çok daha fazlası haline geldiğini söylüyor.

    Kılıç sözlerini şöyle bitiriyor: “Sosyal medya artık sadece paylaşım yapılan bir mecra değil; aynı zamanda bilginin üretildiği, yayıldığı ve yön verdiği bir alan haline geldi. Bu nedenle yapay zekânın burada kontrolsüz biçimde yer alması, sadece bireysel değil toplumsal güven duygusunu da zedeliyor. Bugün geldiğimiz noktada, kullanıcıların içeriklerin nereden ve nasıl üretildiğini bilme hakkı var. Ancak küresel çapta bu süreci yönetecek sağlam bir etik çerçeve henüz oluşturulabilmiş değil. İşte tam da bu yüzden, içerik güvenliğini öncelikleyen, denetlenebilir yapılarla çalışan yerli sosyal medya uygulamalarına ihtiyaç var. Biz Brolyz olarak bu ihtiyaca yanıt vermeyi hedefliyoruz; davetiye tabanlı sistemimiz ve kullanıcı odaklı moderasyon yaklaşımımızla, sosyal medyada hem ifade özgürlüğünü hem de toplumsal sorumluluğu birlikte yürütmeye çalışıyoruz.”

  • Türkiye birleşme ve satın alma pazarı, 2024’te yükseldi

    Türkiye birleşme ve satın alma pazarı, 2024’te yükseldi

     

     

    Yüksek faiz ortamı, jeopolitik gerilimler, ekonomik yavaşlama ve düzenleyici baskılar, 2024’te küresel birleşme ve satın alma faaliyetlerini etkileyen belirsizlik unsurları olarak öne çıktı. Bu dönemde Türkiye’de toplam değeri 6,5 milyar dolara ulaşan 465 birleşme ve satın alma gerçekleşti.

     

    İSTANBUL — Makroekonomik göstergelerin yakından takip edildiği; jeopolitik gerilimlerin, ABD seçimlerinin ve düzenleyici baskıların yön verdiği 2024’ün belirsizlik iklimi, küresel birleşme ve satın alma faaliyetlerinde de hissedildi. Kurumsal finansman, strateji ve yönetim danışmanlığı alanlarında küresel ölçekte hizmet sunan Branchout Türkiye’nin gelenekselleşen Birleşme ve Satın Almalar Görünümü raporunun 2024 edisyonu, hem küresel ölçekte hem de Türkiye çapında geçtiğimiz yılın birleşme ve satın alma karnesini ortaya koydu.

    Rapora göre 2024’te küresel birleşme ve satın alma hacmi 3,5 trilyon dolar seviyesinde kalarak 2021’deki tarihi zirvenin altında seyretti. Öte yandan 5 milyar dolar ve üzeri büyüklüğe sahip “mega” işlemler, 2024’te yıllık bazda %17 artarak 1,2 trilyon dolara ulaştı. 2024’te gerçekleşen ilk 10 işlemin, toplam işlem hacminin %7’sini oluşturduğu bilinirken, küresel ölçekteki en büyük işlem ise 35,9 milyar dolarlık hacimle perakende ve tüketici ürünleri segmentinde Mars’ın Kellanova’yı satın alması oldu. Branchout Türkiye Kurumsal Finansman ve Strateji Lideri Kürşat Doğan, bu artışın, büyük şirketlerin çok daha belirgin sinerjiler peşinden gittiğini ve risk alma konusunda seçici ama cesur olduklarını gösterdiğini söyledi.

     

    Finansal yatırımcılar seçici davrandı

     

    Branchout Türkiye’nin raporu, stratejik ve finansal yatırımcıların davranış trendlerine de ışık tuttu. Rapora göre finansal yatırımcıların toplam işlem hacmi içindeki payı %34, işlem adedi içindeki payı ise %27 seviyesinde gerçekleşti. Stratejik yatırımcıların piyasadaki hakimiyeti devam ederken, finansal yatırımcılar temkinli duruşlarını sürdürdü.

     

    Artan faiz oranları ve sıkılaşan finansman koşullarının finansal yatırımcıları daha seçici davranmaya yönlendirdiğine dikkat çeken Kürşat Doğan, “Finansal yatırımcılar risk almaktan kaçınarak yatırımlarını sınırlı tuttu. Bu nedenlerle 2021 zirvesinden sonra finansal yatırımcıların işlem hacimlerindeki düşüş devam etti ve 2024’teki toparlanma sınırlı kaldı. Türkiye’de de 2024 yılı işlemlerinin 4,9 milyar dolarlık bölümü stratejik yatırımcı işlemlerinden, 1,6 milyar doları finansal yatırımcı işlemlerinden elde edildi. 2024 yılında finansal yatırımcıların Türkiye’de gerçekleştirdiği en büyük on işlemin toplam değeri 1,2 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti. İlk on işlem, toplam finansal yatırımcı işlem hacminin %75’lik kısmını oluşturdu. Toplam işlem hacmi içerisindeki payı ise %18 olarak gerçekleşti” dedi.

    Türkiye’de Hepsiburada, Insider, Mutlu Akü ve Ekol Lojistik öne çıktı

     

    Branchout Türkiye’nin raporuna göre geçtiğimiz yıl dünya çapında yaklaşık 40,2 bin adet birleşme ve satın alma işlemi gerçekleştirildi. Bu rakam, bir önceki yıla göre hafif bir artışa işaret ederken, teknoloji, medya ve telekomünikasyon (TMT) sektörü, hem işlem hacmi hem de sayısı açısından liderliğini korudu. Özellikle yapay zeka tabanlı çözümler ve hizmet olarak yazılım (software as a service | SaaS) şirketleri, stratejik ve finansal yatırımcıların radarında yer almayı sürdürdü.

     

    Türkiye’de yılın öne çıkan anlaşmaları teknoloji sektörünün yanı sıra lojistik ve enerji gibi geleneksel sektörlerde görüldü. Getir’in Mubadala’dan aldığı 250 milyon dolarlık yatırımın yanı sıra Kaspi.kz’nin 1,1 milyar dolarlık işlem hacmiyle yılın 1 milyar dolar üzeri tek işlemi olma özelliği taşıyan Hepsiburada çoğunluk hissesi edinmesi, fintek ve e-ticaret alanında Türkiye’nin sunduğu sinerjiyi gösterdi. General Atlantic’in Insider’a yaptığı 500 milyon dolarlık Seri E yatırımı, Türkiye’den çıkan SaaS oyuncularının küresel potansiyelini ortaya koyan bir anlaşma olarak öne çıktı. Diğer yandan Quexco’nun Mutlu Akü’yü, DFDS’in Ekol Lojistik’in uluslararası taşımacılık operasyonunu satın alması, Türkiye’nin enerji dönüşümü ve lojistik zincirinde küresel entegrasyona açıklığının göstergesi olarak değerlendirildi. Türkiye’de de TMT sektörü, 2,6 milyar dolarlık hacim ve 238 işlemle küresel trendle paralellik gösterdi.

     

    Gayrimenkul ve enerji sektörlerinde de dikkat çeken anlaşmalar yapıldı

     

    Geçtiğimiz yıl, Gayrimenkul, İnşaat ve Turizm sektörü ile Enerji, Maden ve Petrol sektöründe de dikkat çeken anlaşmalara tanıklık etti. 1,3 milyar dolarlık işlem hacmine sahip Gayrimenkul, İnşaat ve Turizm sektöründe, Doğuş Holding’in 418 milyon dolar ile Galataport’un %19’luk hissesini satın alması ve Orjin Grup’un 500 milyon dolar işlem hacmiyle İstinye Park AVM’nin hisselerinin %42’sini satın alması, sektör hacminin %71’lik kısmını oluşturdu. Birleşik Krallık kökenli ACG’nin Polimetal Madencilik hisselerinin tamamını 290 milyon ABD dolarına, Palmet Enerji’nin Zorlu Enerji Dağıtım hisselerinin tamamını 200 milyon ABD dolarına, CVK Maden İşletmeleri’nin Virtus Mining hisselerinin %70’ini 159 milyon ABD dolarına ve Doğan Holding’in Gümüştaş Madencilik hisselerinin %75’ini 123 milyon ABD dolarına satın alması Enerji, Maden ve Petrol sektöründeki gelişmeler arasında yer aldı.

    Birleşme ve satın almaların amacı büyüme değil, dönüşüm

     

    2024’te Türkiye’de 465 birleşme ve satın alma işlemi gerçekleştiğini ve toplam hacmin 6,5 milyar dolar olarak ölçüldüğünü belirten Kürşat Doğan, “2024 boyunca Türkiye’de gördüğümüz birleşme ve satın alma anlaşmaları, Türk şirketlerinin şekil değiştiren M&A işlemlerine daha çok konu olacağına sinyal veriyor. Zira bu anlaşmaların pek çoğu, teknoloji, dijitalleşme, çevre, sosyal ve yönetişim kriterleri etrafındaki trendleri yansıtıyor. Bu da bizi daha geniş bir anlatıya taşıyor. 2024, birleşme ve satın alma işlemlerinin yalnızca finansal bir araç olmadığını, aynı zamanda dijitalleşme, organizasyonel yenilenme ve sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda stratejik bir dönüşüm niteliği taşıdığını gösteriyor. Kurumsal gündemlerde birleşme ve satın alma yoluyla büyümenin ötesinde, çeviklik kazanma, yetkinlik edinme ve uzun vadeli değer yaratma gibi çok boyutlu hedefler öne çıkıyor” dedi.

     

    Yabancı yatırımcıların katıldığı işlemler arttı

     

    2024’te Türkiye’de gerçekleştirilen birleşme ve satın alma anlaşmalarında TMT sektörünü gayrimenkul, inşaat ve turizm ile enerji, maden ve petrol sektörleri izledi. Branchout Türkiye Birleşme ve Satın Almalar Görünümü 2024 raporuna göre 2024’te yabancı yatırımcıların bulunduğu 101 adet işlemden 3,6 milyar dolar işlem seviyesi elde edildi. Bir önceki yıl 1,9 milyar dolar olarak kaydedilen bu rakam, yabancı yatırımcıların birleşme ve satın alma işlemleri katılımındaki artışa işaret etti. En büyük üç yabancı ülke işlemi, Kazakistan, ABD ve Birleşik Krallık’tan geldi.

     

    “Orta ölçekli, yüksek potansiyelli şirketler öne çıkacak”

     

    2024 yılında Türk şirketlerin yurt dışında gerçekleştirdiği önemli satın almalara ve 2024 yılında Türkiye’deki işlemlerin listesine de yer vererek 2024 birleşme ve satın alma görünümüne kapsamlı bir bakış sunan rapor, 2025 tahminleriyle sona erdi. 2025 ve sonrasında, büyümenin ötesinde stratejik dönüşüm amacı taşıyan birleşme ve satın alma yaklaşımının pekişeceğini vurgulayan Branchout Türkiye Kurumsal Finansman ve Strateji Lideri Kürşat Doğan, değerlendirmelerini şu ifadelerle sonlandırdı:

     

    “Yapay zeka ve ileri teknoloji odaklı girişimlere yönelik stratejik ortaklıklar ile yetenek transferine dayalı modellerin yaygınlaşması bekleniyor. ÇSY kriterlerinin daha net çerçevelerle tanımlanması; yeşil enerji, karbon yönetimi ve döngüsel ekonomi gibi alanlarda birleşme ve satın alma faaliyetlerinin artacağı bir dönemin bizi beklediğine işaret ediyor. Bu yeni dönemde, özellikle orta ölçekli ancak yüksek potansiyele sahip şirketlerin hem yerli hem de küresel yatırımcıların radarında daha fazla yer alacağını düşünüyoruz. Birleşme ve satın alma işlemleri artık sadece büyümeyi değil yeniden yapılanmayı, pazara erişimi ve rekabet avantajı yaratmayı da temsil ediyor.”

  • DMM Açıklaması: Kız Çocuklarının Okullaşma Oranı İddiaları Yalanlandı

    DMM Açıklaması: Kız Çocuklarının Okullaşma Oranı İddiaları Yalanlandı

    DMM sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, bazı basın ve yayın organlarında yer alan kız çocuklarının okullaşma oranına ilişkin iddiaların gerçeği yansıtmadığı belirtildi. Açıklamada, bu iddiaların kamuoyunu yanıltmaya yönelik açık bir dezenformasyon örneği olduğu vurgulandı.

    İddialar Gerçeği Yansıtmıyor

    Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre, 2023-2024 eğitim öğretim yılında 5. sınıf düzeyine tekabül eden yaş grubundaki kız çocuklarının net okullaşma oranı %98,68 olarak açıklandı. Bu oranın, iddialarda ileri sürülen rakamların istatistiki gerçeklikten uzak olduğunu kanıtladığı belirtildi.

    Eğitimde Artan Başarı

    Sosyal politikalar, teşvik programları ve eğitim projeleri sayesinde kız çocuklarının okullaşma oranında önemli artış yaşandığı vurgulanan açıklamada, toplumun tüm kesimlerinin eğitime erişimini sağlamayı amaçlayan bu uygulamaların, kız çocuklarının eğitim sürecine aktif katılımını desteklediği belirtildi.

    Resmi Kaynak Vurgusu

    Devletin fırsat eşitliğini sağlamak amacıyla tüm imkanlarını seferber ettiği ifade edilen açıklamada, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından her yıl düzenli olarak yayımlanan temel eğitim istatistikleri okullaşma oranları da dahil olmak üzere resmi web sitesi üzerinden kamuoyunun bilgisine sunulduğu belirtildi. Bu nedenle eğitim sistemiyle ilgili doğru bilgi edinmek için yalnızca resmi kaynaklara başvurulması gerektiği vurgulandı.

  • TEDÜ, “Öğrenme Mühendisliği” yaklaşımıyla öğretmenliği dönüştürüyor

    TEDÜ, “Öğrenme Mühendisliği” yaklaşımıyla öğretmenliği dönüştürüyor

     

     

    Yapay zeka ve yenilikçi teknolojiler ile tüm meslekler dönüşürken, yeni nesil  öğretmenler öğrenme mühendisliği yetkinlikleri ile donatılıyor.

    Geleceğin eğitim liderlerini yetiştirme hedefi ile yola çıkan TED Üniversitesi,  Eğitim Fakültesi bünyesinde başlattığı Teacher+ programı ile bu dönüşüme öncülük ediyor.

    Öğretmen adaylarını sadece sınıf içinde bilgi aktararak değil; teknolojik, pedagojik ve etik yetkinliklerle donatarak, “öğrenme mühendisi” anlayışıyla geleceğe hazırlıyor.

    1. yüzyılın yeni nesil eğitimcilerinin, teknoloji, veri analizi ve mühendisliği bir araya getirerek, kişiselleştirilmiş öğrenme deneyimlerini tasarlayan ve geliştiren birer profesyonele dönüşmesi hedefleniyor.

    “Öğretmen yalnızca içerik aktaran olmayacak”

    TEDÜ Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kürşat Çağıltay, 2025-2026 eğitim döneminde başlayacak program hakkında bilgi verirken, “Öğretmenlik mesleğinin bireyselleştirilmiş öğrenme, ileri dijital yetkinlikler, veri temelli yaklaşım ve sürekli öğrenme gibi yeni paradigmalarla güncellenmesi gerekiyor. Bu noktada öğrenme mühendisliği yaklaşımı öne çıkıyor” dedi.

    Çağıltay, disiplinlerarası bu yeni yaklaşımla, öğretmenlerin yalnızca içerik aktaran bir figür olmaktan çıkıp,  eğitim sürecini planlayan, verileri analiz eden ve öğrenme deneyimini sürekli iyileştiren aktif birer profesyonele dönüşeceğini belirtti. Teknoloji bir amaç olmaktan çıkarak, etkili, verimli ve memnun edici öğrenmeyi sağlayan güçlü bir araca dönüşüyor” açıklamasını yaptı.

    Teacher+ programı ile öğretmen adaylarına çok farklı kariyer alanlarının kapısı da aralanıyor.  Yapay zeka, sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik gibi çağdaş araçları etkin bir şekilde kullanmayı öğrenen program mezunları, eğitim teknolojileri uzmanlığı, öğrenme tasarımı, veri analizi, eğitim girişimciliği gibi alanlarda da kariyer yapma imkanına kavuşuyor.

    Program kapsamında MIT, Harvard, Arizona Eyalet Üniversitesi, Carnegie Mellon Üniversiteleri ile işbirlikleri yapılarak öğrencilere yurt dışında staj ve istihdam olanakları da sunuluyor. Öğretmen adaylarının sürdürülebilir kalkınma hedeflerine katkıda bulunan mikro projeler geliştirmesinin önü açılıyor.

    Tüm fakültelerin öğrenci ve öğretim üyeleri de dahil olacak”

    TEDÜ Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kürşat Çağıltay, yeni modelin yalnızca eğitim fakülteleri ile sınırlı kalmayacağını vurguladı, disiplinler arası yaklaşım uygulanarak tüm fakültelerin öğrenci ve öğretim üyelerinin de dahil olması sağlanacak” şeklinde konuştu.

    “Öğretmen adaylarının müfredatlarına veri bilimi, yazılım mühendisliği metodolojileri, eğitimsel nörobilim, öğrenme deneyimi ve öğrenme ortamı tasarımı gibi seçmeli dersler eklenecek. Tüm teorik ve uygulamalı dersler yapay zeka, sanal gerçeklik uygulamaları, akıllı robotlar ve giyilebilir teknolojiler ile zenginleştirilecek. Öğretmen adayları mezun olduklarında yenilikçi eğitim teknolojilerini de eğitim ortamına yönelik olarak etkili şekilde kullanma kapasitesine sahip olacak” dedi.

     

  • İş İnsanı Tory Cevat Aytimur Dubai’de Gayrimenkul Yatırımlarına Yön Veriyor

    İş İnsanı Tory Cevat Aytimur Dubai’de Gayrimenkul Yatırımlarına Yön Veriyor

     

     

    Küresel iş dünyasında bazı isimler, yalnızca bulundukları pazarda değil, ülkeler ve kıtalar arasında değer üretmeyi başararak dikkat çeker. İş insanı Tory Cevat Aytimur, bu özel profilin güçlü bir temsilcisi olarak öne çıkıyor. Çin’de başlayan ticaret yolculuğu, Amerika’da aldığı eğitim ve kazandığı tecrübeyle güçlenen Aytimur, bugün Dubai’de villa, rezidans ve arsa yatırımlarıyla dikkat çeken projelere yön veriyor.

    Henüz genç yaşta olmasına rağmen çok uluslu bir kariyere sahip olan Aytimur, 9 yıl boyunca Çin Halk Cumhuriyeti’nde eğitim aldı ve ticaret yaptı. Ardından 6 yıl Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşadı, eğitimini tamamladı ve Amerikan vatandaşlığı kazandı. Bu birikim, onu yalnızca bir arsa yatırım uzmanı değil, aynı zamanda uluslararası düzeyde strateji geliştirebilen bir lider haline getirdi.

    Dubai’de Ev, Rezidans, Villa ve Arsa Yatırımıyla Fark Yaratıyor

    Tory Cevat Aytimur’un Dubai’de öne çıkmasını sağlayan en önemli alanlardan biri, arsalar ve Dubai villaları üzerine olan uzmanlığı. Özellikle hızla gelişen bölgelerdeki arsa fırsatlarını erkenden tespit ederek, yatırımcıları yüksek getiri potansiyeline sahip projelere yönlendiriyor.

    Aytimur’un vizyonu, sadece rezidans ya da ev satmak değil; gayrimenkulü bir “gelecek yatırımı” olarak değerlendirmek üzerine kurulu. Onun liderliğinde kurulan uzman ekip, arsa alım sürecinden ruhsatlandırma ve projelendirmeye kadar tüm aşamalarda yatırımcılara danışmanlık hizmeti sunuyor.

    Strateji, Güven ve Yüksek Getiri Odaklı Yaklaşım

    İş İnsanı Tory Cevat Aytimur’un başarı hikâyesinde, yatırımcılarıyla kurduğu güvene dayalı iletişim büyük rol oynuyor. Her projede; lokasyon analizi, risk değerlendirmesi ve uzun vadeli getiri hesaplamaları titizlikle yapılıyor. Bu stratejik yaklaşım sayesinde Aytimur, özellikle lüks rezidanslar, modern Dubai villaları ve kentsel dönüşüm arsaları konusunda güvenilir bir rehber haline geldi.

    Kendi ifadesiyle:

    “Yatırım sadece bugünü değil, geleceği satın alma sanatıdır. Dubai’de fırsatlar büyük, ancak doğru analizle hareket etmek gerekir. Ben ve ekibim, yatırımcılarımızın her adımda yanında olarak hem kazandırıyor hem güven sağlıyoruz.”

    Uluslararası Vizyonla Yerel Pazar Avantajı

    Çin’in sistematik iş yapma anlayışı, Amerika’nın girişimci özgüveni ve Dubai’nin dinamik emlak piyasasını birleştiren Tory Cevat Aytimur, lüks konut projeleri, arsalar ve yüksek talep gören evler alanında güçlü bir iş modeli geliştirmiş durumda.

    Sadece Türk yatırımcılar değil; Avrupa, Asya ve Orta Doğu’dan gelen yatırımcılar da Tory Cevat Aytimur’un liderliğinde, Dubai’de villa ve rezidans yatırımlarına yöneliyor. Özellikle büyük ölçekli arsa projeleri sayesinde yabancı fonların da radarına giren Aytimur, güvenilir bir marka olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.

    MyFutureProperties: Dubai’de Gözde Türk Gayrimenkul Firması

    Tory Cevat Aytimur’un liderliğinde kurulan ve yönetilen “MyFutureProperties”, Dubai’de faaliyet gösteren en gözde Türk gayrimenkul firmalarından biri olarak öne çıkıyor. 20 kişilik profesyonel bir satış ekibiyle hizmet veren şirket, arsa, villa ve rezidans satışlarında yatırımcılara kapsamlı danışmanlık sunuyor.

    Şirketin büyük başarılarından biri, 2024 Aralık ayında yatırımcı adına 26.8 milyon Dirhem’e alınan bir arsanın, yalnızca 6 ay sonra — 2025 Eylül’ünün 7’sinde — 42.5 milyon Dirhem’e satılmasıyla gerçekleşti. Bu örnek, Tory Cevat Aytimur’un doğru analiz ve stratejik yönlendirme sayesinde yatırımcısına kısa sürede mükemmel bir kazanç sağladığını gösteriyor.

    Gelecek Vizyonu: Sürdürülebilir Büyüme ve Yeni Projeler

    2025 ve sonrası için net hedefleri olan Aytimur, yalnızca arsa alım-satımıyla sınırlı kalmayıp; kentsel gelişim, proje ortaklığı ve özellikle sürdürülebilir Dubai villaları, yeşil rezidans projeleri gibi alanlara yatırım yapmayı planlıyor.

    Dubai’nin teknoloji, sağlık ve sürdürülebilir yaşam projeleriyle entegre olacak yeni arsa yatırımları da Aytimur’un stratejik vizyonunun önemli bir parçasını oluşturuyor.


    İş İnsanı Tory Cevat Aytimur, genç yaşına rağmen dünya çapında edindiği bilgi, deneyim ve vizyonla, Dubai’de yalnızca bir gayrimenkul uzmanı değil; yatırımcıların stratejik çözüm ortağı konumunda. Onun liderliğinde şekillenen bu başarı hikâyesi, rezidans, villa ve arsa yatırımında Dubai’yi hedefleyen herkes için ilham kaynağı olmaya devam ediyor.

  • Genç yetenek Naim Saruhan Dönmez, 1461 Trabzon FK forması giyecek

    Genç yetenek Naim Saruhan Dönmez, 1461 Trabzon FK forması giyecek

     

    Türk futbolunun son dönemdeki en dikkat çeken genç yeteneklerinden biri olan Naim Saruhan Dönmez, KCT 1461 Trabzon FK takımına transfer oldu.

    SEG Football’un Türkiye temsilcisi Mehmet Berk Yüzüak’ın liderliğinde yürütülen transfer süreciyle Naim Saruhan Dönmez, 2025 yaz transfer döneminde GMG Kastamonuspor’dan ciddi bir bonservis bedeli karşılığında KCT 1461 Trabzon FK’ya transfer oldu. Trabzon futbol camiasına kazandırılan oyuncu henüz 18 yaşında olmasına rağmen güçlü fiziği, oyun zekası ve saha içi liderlik özellikleriyle öne çıkıyor. Beşiktaş altyapısından yetişen Dönmez GMG Kastamonuspor’da geçirdiği sezonun ardından kariyerinde önemli bir sıçrama yaptı. Oyuncunun kararlılığı ve yeteneğiyle, menajeri Mehmet Berk Yüzüak’ın profesyonel planlaması birleşerek gerçekleştirilen transfer genç oyuncular için örnek bir başarı hikâyesine dönüştü.

    Oynadığı kulüpler ve performansı

    Türkiye U19 Milli Takım’ında da forma giyen Naim Saruhan Dönmez, futbol kariyerine altyapı seviyesinde Beşiktaş’ta başladı ve sonrasında  Konyaspor u19 takımına transfer oldu. Ardından Kastamonuspor’da profesyonel seviyeye adım atan futbolcunun genç yaşına rağmen yüksek sayıda maç tecrübesi bulunuyor. Milli takımlar dahil toplamda 2024–2025 sezonunda 31 resmi maçta forma giyen orta saha oyuncusu , fiziksel dayanıklılığı ve istikrarıyla dikkat çekti.

    2025 yazında KCT 1461 Trabzon FK’ya transfer olan Dönmez’in sözleşmesi 30 Haziran 2029 tarihine kadar devam edecek. Genç yaşına rağmen orta sahada oyun kurucu ve savunma yönü kuvvetli bir profil çizen Dönmez, hem fiziksel direnci hem de oyun görüşü ile ön plana çıkıyor. Teknik kapasitesinin yanı sıra liderlik özellikleri ve karakteri ile de dikkat çekiyor.

     

    Güven, sabır ve vizyonla yazılan bir hikaye

    Hollanda merkezli dünyanın en büyük menajerlik şirketlerinden biri olan SEG Football Türkiye temsilcisi Mehmet Berk Yüzüak, süreci şöyle değerlendirdi:

    “Naim Saruhan Dönmez, hem saha içi hem de saha dışı potansiyeliyle ülke futbolu adına önemli bir kazanç. Çok genç olmasına rağmen fiziksel ve zihinsel olarak olgun bir futbolcu profili çiziyor. Onun mücadelesi ve yeteneği ile bizim saha dışındaki planlama gücümüz birleştiğinde ortaya çıkan tablonun, Türk futbolu adına umut verici olduğunu düşünüyorum. Naim’in kararlılığıyla bizim vizyonumuz birleşti, ortaya örnek bir başarı hikâyesi çıktı. Kastamonuspor’dan yapılan bu transfer hem kulüpler hem de futbol kamuoyu açısından güçlü bir mesaj taşıyor: Doğru yönlendirme, güven ve istikrarla genç yeteneklerimiz dünya sahnesine taşınabilir. Genç yetenek Naim Saruhan Dönmez’in Trabzon futbol camiasına kazandırılmasından büyük memnuniyet duyuyoruz. 18 yaşında olmasına rağmen olgunluğu, Milli Takım ve  Kastamonuspor’daki performansıyla bu transferi fazlasıyla hak etti. SEG Football Türkiye olarak sadece sportif gelişimi değil, kariyer planlamasını da önemsiyoruz. Bu süreçte oyuncunun ve kulübün uzun vadeli hedeflerini gözeterek, güven ve şeffaflıkla ilerledik. Naim’in bize olan güveni ve bizim profesyonel yaklaşımımız, Türk futbolu adına umut verici bir iş birliğine dönüştü.”

    Naim Saruhan Dönmez Kimdir?

    • Doğum Tarihi: 7 Nisan 2006
    • Doğum Yeri: Çanakkale, Türkiye
    • Boy: 1.75 cm
    • Mevki: Merkez Orta Saha
    • Ayağı: Sağ
    • Şu Anki Kulübü: 1461 Trabzon
    • Sözleşme Bitişi: 30 Haziran 2029

     

    Oynadığı Kulüpler ve Performansı

    • Beşiktaş U13-U17 (2018 – 2023)
    • Konyaspor U19 (2023–2024):
      U19 Süper Lig’de 19 maçta forma giydi, 1.632 dakika sahada kaldı ve 3 gol attı.
    • GMG Kastamonuspor (2024–2025):
      Lig Beyaz Grup’ta 20 maçta oynadı, 917 dakika sahada kaldı, 1 gol ve 1 asist üretti.
    • Lig Playoff Maçları:
      3 maçta forma giydi, 266 dakika süre aldı.
    • Ziraat Türkiye Kupası:
      2 maçta oynayarak 175 dakika sahada kaldı.
    • Türkiye U19 (2024-25)

    6 maçta 420 dakika süre aldı